Kürtaj hakkı: “vicdan” değil siyaset!

Başbakan Erdoğan kürtaj karşıtı söyleme başvuran ilk politikacı değil. Benzer söylemleri Polonya, Rusya, Brezilya, İngiltere, ABD ve daha birçok ülkede sağ kanat politikacıların ağzından çok kez duyduk. Kürtaj karşıtı politikacıların bu söylemleri ideolojik ve politiktir.

Birçok ülkede kürtaj karşıtı söylem LGBT bireylere yönelik ayrımcılıkla, eşit işe eşit ücret talebini reddetmekle, kadın erkek eşitliğini kabul etmemekle, aile kurumunun "kutsallığını" korumak adına boşanmayı zorlaştıran yasalar veya başka yollarla aile kurumunu güvence altına almaya çalışan politikalarla birlikte üretiliyor. Dolayısıyla Başbakan'ın söylemi salt vicdani bir tutum değil. Belli bir ideolojik kampın, "düzene" dair sınıfsal çıkarları koruma adına geliştirdiği sistemli bir politika.

İngiltere'de 80'li yıllarda kürtaja karşı kampanya başlatan sağ kanat politikacılar aynı zamanda "Eşit Haklar Yasası"na karşı oy kullanmışlardı. ABD'de Nixon'ın, Clinton'ın ve baba-oğul Bush'ların kürtaj karşıtlığı her zaman özgür sekse karşı, ailenin korunmasından yana, eşcinsellik karşıtı politikalarıyla el ele yürüdü. Kısaca kürtaj meselesindeki tutumunuz, kadın özgürlüğüne dair nasıl bir perspektifinizin olduğunu gözler önüne seriyor.

Kadın işçilerin mücadelede olduğu her süreçte oy, mülk edinme, iş, iş güvencesi, eşit ücret, kreş talepleri kürtaj hakkıyla birlikte dillendirildi. Kürtajı sınırlandırmaya, kapsamını daraltmaya çalışan hamleler kitlesel gösterilerle püskürtüldü. 70'li yıllarda İngiltere'de kürtaj yasasını daraltmak için kampanya başlatan sağcı milletvekillerine karşı işyerlerinde, sendikalarda, okullarda kadın-erkek işçilerin büyük desteğini alan "ulusal kürtaj kampanyası" düzenlenmiş, kürtaj hakkı için yapılan yürüyüşler sendikaların katılımıyla on binleri bulmuştu. Sendikalı işçilere göre kürtaj hakkına yapılan saldırı işçi sınıfına yapılan bir saldırıydı. Kürtaj her zaman yoksul kadınların yasallaşmasını, sağlıklı, güvenilir koşullarda uygulanmasını talep ettiği bir hak oldu.

Birtakım sağcı, muhafazakâr politikacıların kapitalizmin en küçük birimi olan aileyi koruma gayesinin ardında sınıfsal çıkarlar, üzerinde ise "kutsallık" perdesi var. "Ailenin kutsallığı", "yaşamın kutsallığı", "anneliğin kutsallığı" diye liste uzatılabilir. Bu kutsallık argümanı çevresine bir çok insanı çekebiliyor. Erdoğan her kadının en az üç çocuk doğurmasını vicdanlı olduğu için istemediği gibi kürtaja da vicdanlı olduğu için karşı değil. Yeni kuşaklar, yeni işçiler, daha çok büyüyen ekonomi derdinde, nüfusu "yaşlı" ülkelere danışmanlık yapmaya soyunacak kadar bu meseleye "hâkim" neticede.

Kimin ahlâkı?

Kadın hakları ve kadın özgürlüğü sadece eşit ücret, kreş, çalışma, boşanma vb. konularla ilgili değil. Kadın özgürlüğü aynı zamanda kadın bedenini ve cinselliğini kapsayan bir konudur. Kadınların gece dışarıya çıkması, dilediği gibi giyinmesi, bekâret gibi konuları da etik gerekçelerle açıklamaya çalışanların asıl yaptığı kadının toplumsal konumunu annelikle, doğurganlıkla sınırlandırmaktır. Dönüp dolaşıp her kadının ancak bir anne olduğunda anlamını bulabileceğini söylemektir.

Kadınların yalnız "bir kısım" özgürlüğünü savunmak diye bir şey yok. Evlenmeden sevişsin ama kürtaj olmasın ya da dilediği gibi giyinsin ama çalışmasın, çalışsın ama erkeklerden az ücret alsın diyemezsiniz. Kadınlara her hamile kaldığında doğurmasını mı öneriyorsunuz? Kadınlar üreme fabrikası mı? Anne olmayı istemiyor olmasına ya da bilmem kaçıncı kere istemiyor olmasına karşı vereceğiniz yanıt "madem öyle sevişmesin" mi? Cinselliği kontrol etme hakkı kadındadır. Evlenmeden cinsel ilişki yaşamak, kaç kez, kiminle ya da kimlerle yaşanacağına karar vermek, istediği zaman çocuk doğurmak ya da doğurmamak kadınların kendi tercihleriyle kontrol ettikleri bir konudur, olmalıdır.

Son olarak Erdoğan ve benzerleri bir siyasal kampın temsilcileri olarak, başka kaygılarla bu tartışmayı yapıyor. Ancak kürtajı bir "vicdan" sorunu olarak tartışan birçok kişi var. Kürtaj konusu ahlaki, vicdani değil, politiktir. Herkesin uzlaşabileceği bir "vicdan" üzerinden siyasi konulara açıklık getiremezsiniz. İlla bunun vicdani bir konu olduğunu düşünüyorsanız, bu sizin vicdanınızdır. Vicdanın sözlükteki tanımı "kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç" olarak geçiyor. Kimse kimseye vicdan muhtarlığı yapamaz. Kürtajı savunanlar "bütün gebe kadınlar kürtaj olsun" diyemeyeceği gibi, tersi de söylenebilir bir şey değildir. Sizin nasıl vicdani tercihleriniz varsa, başkalarının da vardır.

Meltem Oral